SAĞLIK TURİZMİNE CEZA
19-11-2012
SAĞLIK TURİZMİ’NE,
EKONOMİ VE SAĞLIK BAKANLIĞINDAN TEŞVİK VE DESTEK, GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI’NDAN
CEZA
SAĞLIK TURİZMİ
Dünyada hızla gelişen bir hizmet sektörü
endüstrisi haline gelen sağlık turizmi, on senelik bir gecikme
ile de olsa artık Türkiye?de de farkındalık sürecini tamamlamış
olup; hükümet, sağlık sunucuları ve turizm şirketleri başta olmak üzere tüm
ilgiler tarafından kabul edilmiştir.
Yaklaşık %30 büyüme hızı ve 7 milyon kişi ile 100 milyar
dolara ulaşan küresel sağlık turizmi pazarından, Hindistan %10 pay
alırken, Türkiye?nin payı ise % 1,5-2 civarındadır. 2010 yılı
rakamlarına göre Türkiye?ye gelen 28 milyon turistin, yaklaşık 110 bin?i sağlık
amaçlı gelmiştir.
Türkiye?de, 2015?te 1 milyon sağlık turisti ile 10 milyar
dolar, 2023?te ise 2 milyon sağlık turisti ile 20 milyar dolar elde edilmesi
hedeflemektedir. WTO (World Tourism Organization-Dünya Turizm
Örgütü) 2015 yılında, sağlık amaçlı seyahat edecek kişi sayısının 20
milyon kişiye ulaşacağını tahmin etmektedir.
Türkiye; Hindistan, Singapur, Tayland, Malezya, Macaristan,
Venezuella, Meksika, Arjantin vb. ülkelerinin arasından sıyrılıp, global sağlık
turizminde dünyanın ?sağlık üssü? olma konusunda çok önemli
avantajlara sahip bir ülkedir.
Amerika?dan sonra ?JCI Akreditasyon Belgesi?ne sahip
hastane sayısının en çok olduğu ülke, 45 adet sağlık kuruluşuyla Türkiye?dir.
Bununla birlikte, Sağlık Bakanlığı TSHG Müdürlüğü
Sağlık Turizmi Birimi?nin verilerine göre Türkiye 2010 yılında 110 bin turiste
sağlık hizmeti sunarken, örneğin sadece 4 adet JCI
akreditasyonlu hastanesi olanTayland 2007 yılında 600 bin yabancı
hastayı tedavi etmiştir. Singapur?da JCI akreditasyonu
olan hastane sayısı 13 iken, 2006 yılında toplam 410
bin yabancı tedavi görmüştür. 2012 yılında bu rakam 1 milyona
yaklaşmıştır. Hindistan?da JCI akreditasyonuna sahip hastane
sayısı 10 adet, 2007 yılında tedavi gören hasta sayısı 450
bin kişidir. Malezya?da JCI akreditasyonuna sahip hastane
sayısı 5 adet, 2007 yılında tedavi gören hasta sayısı 350
bin kişidir.
Türkiye sağlık turizmi açısından tarihi, coğrafi, kültürel
zenginlere ve uygun iklim koşullarına, modern ve gelişmiş teknoloji ile
donatılmış kamu-özel sağlık kuruluşlarına, dünyadaki son tıbbî gelişmeleri
takip edip uygulayan kaliteli ve yetişmiş sağlık personeline ve en önemlisi
emsal durumdaki gelişmiş ülkelere göre daha kaliteli ve rekabet edebilir
fiyatlara sahip, dünyanın en avantajlı ülkesi konumundadır.
Medical Tourism Association?un verilerine göre insanlar en
çok; ortopedik rahatsızlıkları (protez ameliyatları, omurga cerrahisi
vb.), kalp cerrahisi (ByPass , kapak ameliyatları vb.), estetik
cerrahi , diş tedavileri (implant, protez vs.), organ
nakli , tüp bebek ve kanser tedavileri nedeniyle seyahat etmektedir.
Türkiye?ye gelen yabancı hastalar tarafından tercih
edilen tedaviler ise; plastik cerrahi (%30), tüp bebek (%20), diş
tedavileri (%15), diğer (%25) olarak dağılmaktadır. Diş tedavilerinde ilk
sıradaki tercihler de; implant, crown ve laminate veneer?dir. Dental Turizm?de
öne çıkan ülkeler ise şunlardır; Meksika (% 23), Macaristan (% 16),
Hindistan (%16), Tayland (%14), Türkiye (% 6), Bulgaristan (% 3)
Her yıl daha da güçlenerek bu yıl dördüncüsü 28-31Ekim
2011 tarihleri arasında İstanbul Holiday Inn Otel?de gerçekleştirilen Uluslararası
Sağlık Turizmi Kongresi?ninde;
?Ülkemizdeki doktor ve diş hekimi sayısı göz önünde
bulundurulduğunda ?Dental Turizm?in çok daha önemli olduğu ve
geliştirilmesi gerektiğine dikkat çekilmiş, yabancı katılımcılar da dâhiltüm
konuşmacıların sağlık turizmiyle ilgili ortak mesajı; sahip olduğu
avantajları iyi kullanamadığı, bunun için ?ciddi ve daha fazla tanıtım
yapılması gerektiği?
vurgulanmıştır.
Global Rekabet ve Türkiye
Her geçen gün önemi ve ekonomik potansiyeli hızla büyüyen ve
endüstri haline gelen Sağlık Turizm?i alanında boy gösteren ülkeler büyük bir
rekabet içindedir. Sağlık amacıyla seyahat eden bir turistin tatil amaçlı
seyahat eden bir turiste göre ortalama 10-12 kat daha fazla para harcadığı ve
pastanın her geçen gün çok hızlı şekilde büyüdüğü gözüne alınırsa ve bu
alandaki rekabetin büyüklüğü daha iyi anlaşılacaktır.
Rekabet halinde olduğumuz ülkeler, bizden yaklaşık on yıl
öncesinden bunun farkına vararak, sağlık turizminibir devlet politikası olarak
benimsemişler, reklam ve PR faaliyetleri başta olmak üzere, kamu-özel ayrımı yapmadan
her yönden sağlık sunucularını desteklemektedirler.
Bizde de, ?Cumhuriyetimizin 100?üncü yılı olan 2023
yılında 50 milyon turist, 50 milyar dolar turizm geliri?hedeflenmiş, Sağlık
Bakanlığı?nın ?2023 Vizyonu?na Sağlık Turizmi de girmiş ve hükümet
programında yer almıştır. Dünya Sağlık Örgütü?nün, Türkiye?nin sağlık turizmi
potansiyeline işaret etmesiyle de Sağlık Turizmi?nin ?Hükümet Politikası? haline
geldiği ifade edilmiştir. Netice olarak, Sağlık Turizmi denince sadece kaplıca
turizmi kastedilirken, süreç içinde algılar değişmiştir.
2008-2009-2010 yıllarında ülkemize gelen sağlık turisti
envanteri incelendiğinde, sağlık sunucularının % 8?i kamuya, %92?si ise özel
sektöre ait olduğu görülmektedir. Bu durum Sağlık Bakanlığı
tarafından 2003 yılında açıklanan ?Sağlıkta Dönüşüm Programı?nda
yer alan en önemli hedeflerden birinin de Sağlık Bakanlığı?nın?planlayıcı ve
denetleyici? bir role sahip olması hedefine uygun bir sonuçtur.
Sahip Olduğumuz Avantajlara Rağmen
Ülkemizin sahip olduğu insan kaynaklarına, tarihi geçmişine,
coğrafi konumuna, kültürel zenginliklerine, tıbbî birikim ve teknolojisine, çok
uygun sağlık maliyetlere, hükümet politikasına vs. avantajlarına rağmen, Sağlık
Turizmi alanında bilhassa ?Dental Turizm?de hak ettiğimiz konumun çok gerisinde
olduğumuz açıktır. Bunun en büyük sebebi; tarihin tozlu sayfalarında çoktan
yerini almış bir zihniyetin, Türkiye?nin özellikle 1980 sonrası değişim ve
gelişim hızına ayak uyduramaması ve buna imkân tanıyan geçen yüzyıldan kalma
sağlık mevzuatımızdır.
Uluslararası Sağlık Turizmi Kongresi?nin sonunda tüm
katılımcıların ortak mesajı olarak, sağlık turizmiyle ilgili?Dental Turizm?e
daha çok önem verilmesi ve ?ciddi ve daha fazla tanıtım
yapılması? gerektiğinin vurgulandığını yukarıda açıklamıştık. Ayrıca yabancı
katılımcıların, Türkiye?nin turizm imkânları, tıbbî hizmet kalitesi ve
teknolojisi, sağlık maliyetleri, coğrafi konumu vb. üstünlükleri göz önüne
alındığında, global pastadaki oranın çok düşük olduğu, bunu sebebi olarak da ?Türkiye?nin
sahip olduğu avantajlarını iyi tanıtamaması?nın gösterildiğini
belirtmiştik.
Yabancı hastalar, gidecekleri ülkeleri ve sağlık
kuruluşlarını; reklam ve PR faaliyetleri, hasta referansları, acentalar (aracı
kurumlar) vasıtasıyla bulup tercih etmektedir ve bütün bunlar için
kullanılan en önemli mecra internettir.
Sağlık turizminde rekabet eden ülkeler bu yöntemleri sonuna
kadar kullanmakta, özel sağlık kuruluşlarına her türlü imkân ve desteği
sağlamaktadır. Sağlık Turizmi?de en büyük rakiplerimiz olan ülkeler, facebook,
twitter, blogspot gibi sosyal mecralar da dahil, internet üzerinden
sağlık kuruluşlarını tanıtmakta, kendi web sitelerinde fiyatlarını ve
uyguladıkları promosyon ve kampanyaları yayınlamakta, gerek sağlık
kuruluşlarının her türlü fiziki özelliklerini ve teknolojik donanımını gerekse
hekimlerinin aldıkları sertifika ve belgelere, hobilerine ve öne çıkan
özelliklerine varıncaya kadar her türlü bilgiyi paylaşabilmektedirler.
Sağlık Turizmi?nin Hükümet Politikası haline gelmesinden
sonra, dünyada yaşanan rekabet de göz önünde tutularak, mevzuatımızda bazı
düzenlemelere gidilmiştir.
21 Mart 2011 tarih ve 27881 sayılı Resmi Gazete?de
yayınlanarak yürürlüğe giren ?Pazar Araştırması ve Pazara Giriş Desteği Hakkında
Tebliğ (No: 2011/1)?in 2?inci maddesinde, ?Türkiye?de sınaî ve/veya
ticari faaliyette bulunan şirketler, döviz kazandırıcı hizmet veya
faaliyetlerle iştigal eden şirketler ile İşbirliği Kuruluşları ve Organizatör
Kuruluşlara verilen pazar araştırması ve pazara giriş faaliyetlerine ilişkin
destekleri kapsar? ifadesine yer verilmiştir. Madde 10?da ise sağlık
sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin tanıtım (Görsel ve yazılı
tanıtım ve reklâm giderleri m.10/c3) faaliyetlerine sağlanacak
destekten söz edilmiştir. Buna göre;
MADDE 10 ? (1) Türkiye?de yerleşik
yüksek öğretim kuruluşları ve sağlık sektöründe tedavi amaçlı faaliyet
gösteren kuruluşlar ile bu Tebliğe istinaden çıkarılacak Uygulama Usul
ve Esaslarında belirlenen diğer döviz kazandırıcı hizmet ve faaliyetler
gerçekleştiren kuruluşların yurt dışında tanıtımı amacıyla yapılan faaliyetler
çerçevesinde; ulaşım, konaklama ve tanıtım giderleri %50
oranında ve yıllık en fazla 300.000 ABD Doları?na kadar desteklenir.
Dolayısıyla, sağlık kuruluşları da döviz kazandırıcı hizmet
veya faaliyetlerle iştigal eden şirketler olarak kabul edilmiş, yurt dışı
hastalarına yönelik görsel ve yazılı tanıtım giderlerinin desteklenmesine karar
verilmiştir.
Daha sonra, Ekonomi Bakanlığı
tarafından, 25.06.2012 tarih ve 28334 sayılı Resmi Gazete?de yayımlanan
2012/4 Tebliğ No.lu ?Döviz Kazandırıcı Hizmet Ticaretinin Desteklenmesi
Hakkında Tebliğ?de yurtdışına yönelik her türlü reklam ve tanıtım
faaliyetlerine verilecek olan maddi destekler ayrıntılı şekilde
sıralanmıştır.Özel sağlık kuruluşları tarafından söz konusu genelge
kapsamındaki tanıtım faaliyetlerinin ilgili mevzuata uygun olarak yürütülmesi
ve uygulamada birliğin sağlanması için Sağlık Bakanlığı en son, 14.11.2012
tarih, 30185 sayı ve 2012/41 no.lu yeni bir Genelge yayımlamıştır.
Buna göre sağlık turizmi kapsamında yapılacak
faaliyetlerde fiyat listesinin de bulunabileceği ve tedavi
gören hastaların hikâyelerine yer verilebileceği belirtilmiştir.
Dolayısıyla, sağlık turizmine yönelik, döviz kazandırıcı
faaliyette bulunan özel sağlık kuruluşlarının bu yöndeki reklamlarının mevzuata
uygun olduğu, sağlık kuruluşlarının en üstünde yer alan idare olan Sağlık
Bakanlığı tarafından da tekrar teyit edilmiştir.
Bir Taraftan Destek ve Teşvik, Diğer Taraftan Ceza
Her ne kadar, Ekonomi Bakanlığı tarafından yayınlanan
Tebliğ?de, sağlık kuruluşlarının sağlık turizmine yönelik reklam ve tanıtım
faaliyetleri desteklense ve Sağlık Bakanlığı?nca da söz konusu tebliğ
doğrultusunda uygulamaya yönelik Genelge yayınlanmış olsa da; Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı?na bağlı Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürlüğü
tarafından idari para cezaları verilmektedir.
Diğer bir anlatımla, bir özel sağlık kuruluşu, yukarıda
geçen Ekonomi Bakanlığı?nın tebliği ve Sağlık Bakanlığı?nın genelgesi
kapsamında, sağlık turizmine yönelik reklam ve tanıtım faaliyeti yaptığında,
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından idari para cezaları (yerel
düzeyde 8,153.-TL, ulusal düzeyde 81.554.-TL)vermektedir.
Özel sağlık kuruluşlarının, sağlık turizmine yönelik
reklam ve tanıtım faaliyetlerinden ötürü yaptırım uygulayan bir diğer idari
merci de meslek odalarıdır. Örneğin Türk Diş Hekimleri Birliği?nin
25-26 Şubat 2009 tarihli toplantısında kabul edilen etik kurallara
göre, yurt dışından hasta getirerek ülkeye döviz kazandırmak isteyen ve
bunun için global pazarda rekabet etmek zorunda olan bir özel sağlık
kuruluşunun, turistlere yönelik yayınlanan internet sitesinde;
- Reklam
unsuru bulunan, yazı, resim, fotoğraf vb. yayınlaması,
- Diş
hekiminin meslek sonrası katıldığı eğitimleri, diş hekiminin ve sağlık
kuruluşunun yabancı kuruluşlarına üyeliklerini, sahip olunan
sertifikaları,
- Sağlık
kuruluşunun fotoğraflarına yer vermesi,
- Diş
hekimi ve çalışanlarının, vesikalık ya da başla bel arasına ait iş
elbisesi dışında fotoğraflarının yayınlanması
- Sağlık
kuruluşunun büyüklüğü, merkeziliği, sessizliği, temizliği vb. sıfatları
kullanması,
- Çalışanlar
için; konusunda uzman, güler yüzlü, ilgili vb. sıfatları kullanması,
- Sağlık
kuruluşunda sunulan hizmet, uygulanan tanı ve tedavi yöntemleri ya da
kullanılan her türlü cihaz vb. araçlarla ilgili reklam ve tanıtım yapması,
- Site
adresi olarak bir bilim ve uzmanlık dalının kullanılması, (www.çeneortopedisi.com,www.ortodonti.com, www.protez.com gibi)
- Tedavi
ücretlerinin talep yaratılmaya yönelik yayınlanması,
yasaktır.
Sonuç olarak, yurt dışından hasta getirmek
isteyen ve reklam-tanıtım faaliyetleri devlet tarafından desteklenen özel
sağlık kuruluşunun, bu amaçla yayın yapan bir internet sitesinde yukarıda
açıklanan ilkelere aykırı yayın yapması halinde, her biri ayrı ayrı
olmak üzere;
1. Meslek Odaları, Disiplin Yönetmeliği
hükümlerine göre, sağlık kuruluşunun mesul müdürüne ?idari para cezası ya da
meslekten men cezası?,
2. Sağlık Bakanlığı (İl Sağlı
Müdürlükleri), 1 gün kapatma cezası,
3. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Tüketicinin
Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürlüğü?ne bağlı Reklam Kurulu tarafından,
4077 sayılı Kanun?un 16?ıncı maddesinin ihlali nedeniyle, yerel
düzeyde 8,153.-TL,ulusal düzeyde 81.554.-TL idari para cezası,
vermektedir. Diğer bir anlatımla;
Sağlık turizmi alanında faaliyet gösteren bir özel sağlık
kuruluşunun, yurt dışına yönelik tanıtım faaliyetleri devletin bir kolu
tarafından teşvik edilip desteklenirken, diğer taraftan dünyaya açılan en
önemli kapı olan internet sitesinde; ?bina, hekim ve çalışanlarının
fotoğraflarının yayınlanması; sağlık kuruluşunun büyüklüğü, merkeziliği,
sessizliği, temizliği vb. sıfatlarından bahsedilmesi, çalışanlar için konusunda
uzman, güler yüzlü, ilgili vb. sıfatların kullanması, fiyatların belirtilmesi? halinde;
sağlık kuruluşunun mesul müdürüne para veya meslekten men cezası, sağlık
kuruluşuna 1 gün kapatma cezası ve idari para cezaları, ayrı ayrı
verilmektedir.
İLGİLİ MEVZUAT
Özel sağlık kuruluşlarının reklam ve tanıtım faaliyetleriyle
ilgili yaptırımların en üst hukukî dayanağı olarak,1928 tarihli 1219 sayılı
Tababet ve Şuabatı San?atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun?un 40?ıncı maddesigösterilmektedir:
Madde 40 ? İcrayı sanat eden diş
tabipleri ve dişçiler hasta kabul ettikleri mahal ile muayene saatlerini
bildiren ilanlar tertibine mezun olup diğer suretlerle reklam ve saire
yapmaları memnudur.
Bir diğer hukukî dayanak ise; 1960 tarihli Tıbbî
Deontoloji Nizamnamesi?nin, 8?inci maddesidir.
Madde 8 ? Tabiplik ve diş tabipliği
mesleklerine ve tedavi müesseselerine, ticari bir veçhe verilemez.
Tabip ve diş tabibi, yapacağı yayınlarda tababet
mesleğinin şerefini üstün tutmaya mecbur olup, her ne suretle olursa olsun, yazılarında
kendi reklamını yapamaz.
Tabip ve diş tabibi, gazetelerde ve diğer neşir
vasıtalarında, reklam mahiyetinde teşekkür ilanları yazdıramaz.
Özel sağlık kuruluşlarıyla ilgili Yönetmelikler (Özel
Hastaneler Yönetmeliği, Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları
Hakkında Yönetmelik ve Ağız ve Diş Sağlığı Hizmetleri Sunulan Özel Sağlık
Kuruluşları Hakkında Yönetmelik) ve meslekî etik kurallarında
geçen ?reklam yasağı?na ilişkin hususların referans olarak dayandıkları temel
iki düzenleme, 1219 sayılı Kanun ve Tıbbî Deontoloji Nizamnamesi?dir.
Gerek bu Tıbbî Deontoloji Tüzüğü?nün dayanak
Kanun?u olan 6023 sayılı Türk Tabipleri Birliği Kanunu?nda (ki bu
Kanun, Türk Tabipler Birliği?nin kuruluş, amaç ve görevlerini düzenleyen bir
kanundur) gerekse sağlık mevzuatının en temel düzenlemesi olan 1219 sayılı
Tababet ve Şuabatı San?atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun?da, ÖZEL SAĞLIK
KURULUŞLARININ ?KURUMSAL REKLAMLARI?NI YASAKLAYAN veya DÜZENLEYEN BİR HÜKÜM
bulunmamaktadır.
Dolayısıyla, Tıbbî Deontoloji Nizamnamesi?nin 8?inci
maddesinde yer alan ?tedavi müesseselerine ticari bir veçhe verilemez? ifadesinin,
üst bir normda dayanağı olmadığı için hukukî bir geçerliliği yoktur.
Kaldı ki Nizamname?de, tedavi müesseselerinin reklam
yasağına yönelik açık ve anlaşılır bir kısıtlama da getirilmiş değildir.
Nitekim Nizamname?nin 8?inci maddesinin birinci bendinde, ?Tabip ve Diş
Tabipliği? ile ?Tedavi Müesseseleri?ne ayrı ayrı vurgu yapılarak bunlar
birbirinden ayrılmış, ikinci bendinde ise ?TABİP ve DİŞ TABİBİ?nin
(yazılarında) KENDİ REKLAMINI YAPMASI?, üçüncü bendinde de yine ?TABİP ve DİŞ
TABİBİ?nin, (gazetelerde ve diğer yayın araçlarında reklam mahiyetinde)
TEŞEKKÜR İLANLARI VERMESİ yasaklanmıştır.
Görüldüğü üzere bu maddede SAĞLIK KURULUŞUNUN DEĞİL BİZZAT
?HEKİM VE DİŞ HEKİMİNİN REKLAM YASAĞI? söz konusudur. Sağlık mevzuatımızdaki
üst norm olan Kanunlarda, özel sağlık kuruluşlarının ticari bir faaliyette
bulunmalarını ya da reklam yapmalarını yasaklayan bir düzenleme mevcut
değildir.
Diğer taraftan özel sağlık kuruluşları birer ?TİCARİ
MÜESSESE?lerdir.
İlgili yönetmeliklerde, özel sağlık kuruluşlarının ticari
işletme olarak açılabileceği belirtilmiştir. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması
Hakkında Kanun?da sağlık hizmeti alanlar, ?Tüketici? olarak adlandırılmış,
sağlık kuruluşlarının reklam ve ilanları da ?Ticari Reklam? sınıfında
ele alınmıştır.
21 Mart 2011 tarih ve 27881 sayılı Resmi Gazete?de
yayınlanarak yürürlüğe giren ?Pazar Araştırması ve Pazara Giriş Desteği
Hakkında Tebliğ (No: 2011/1)?in 2?inci maddesinde sağlık sektöründe tedavi
amaçlı faaliyet gösteren kuruluşlar, ?döviz kazandırıcı ticari şirketler?olarak
kabul edilmektedir.
Kalkınma Bakanlığı?na bağlı Para-Kredi ve Koordinasyon
Kurulu?nun 2012/4 Tebliğ No.lu ?Döviz Kazandırıcı Hizmet Ticaretinin Desteklenmesi
Hakkında Tebliğ?de de özel sağlık kuruluşları, ticari faaliyet gösteren
kuruluşlar olarak kabul edilmektedir.
Başta Türk Ticaret Kanunu hükümleri olmak üzere, ilgili
mevzuata göre ?ticari işletme?olarak kurulan bir şirketin
faaliyetine, hiçbir kanunî dayanağı olmadan (zira bu hususta
bir Kanun hükmü yoktur), sadece bir tüzük maddesinde geçtiği için ?ticari
bir görünüm verilemeyeceği? yönündeki bir iddianın, gerek ilgili
mevzuat gerekse pratik uygulama karşısında kabul edilebilir bir tarafı bulunmamaktadır.
SONUÇ
Her ne kadar sağlık turizmine yönelik farkındalık süreci
tamamlanmış ve Hükümet tarafından, ilgili Bakanlıklar eliyle özel sağlık
kuruluşlarının önünü açmaya yönelik düzenlemeler yapılmış olmakla birlikte,
başta 1219 sayılı Kanun ve Tıbbî Deontoloji Nizamnamesi?nde gerekli
değişikliklere gidilmemesi halinde, sorunun çözüme kavuşması mümkün
görülmemektedir. Bu sebeple, bir Bakanlık sağlık turizmini teşvik edip
desteklerken diğer bir Bakanlık ise ceza vermeye devam etmektedir.
Avukat Zekeriya YILMAZ
Özcan Hukuk Bürosu – Av. Muzaffer ÖZCAN